7
Times Muhabiri Gözüyle Kafkas Dağlılarının Türkiye'ye Göçü
Times muhabiri 28 Nisan'da (1864) Konstantinopol'den bildiriyor: "Üç Kafkas kabilesinin (Şapsığlar, Ubıhlar ve Abzehler) son kişilerine kadar ülkelerini terk etmeye ve Türkiye'ye sığınmaya karar verdikleri artık biliniyor. Göçmen seli şimdi de önceden olduğu gibi o kadar büyük ki Türk hükümetini çok zor durumda bırakıyor. Bu talihsizlerden 27 bini son derece kötü durumda Trabzon'a geldiler.
Yılın bu en uygunsuz mevsiminde yaptıkları yolculukta çektikleri yokluklar bulaşıcı hastalıklara neden oldu ve bu hastalıklar açlıktan bitap düşmüş kavmin arasında korkunç yıkıma yol açtığı gibi yerli halka da aman vermiyor.
Tifo ve çiçek Trabzon'da kol geziyor, bunun üzerine bir de açlık tehdidi var. Türk hükümeti sığınmacılara yurt edindirmeyi ve onları kendi tebaası arasına katmayı çok istiyor. Fakat bu hareket o kadar beklenmedik ve büyük ölçülerde oldu ki, her gün sayısı artan konuklar için erzak hazırlama imkânı olmadı. Önümüzdeki iki veya üç ay içinde en az 300 bin kişinin daha bu ülkeye sığınmaya niyeti olduğu tahmin ediliyor. Ne yazık ki bunun için gerekli nakliye gemilerini hazırlamak son derece zor. Türk hükümeti bu amaçla tahsisat ayırmıştı, fakat pek işe yaramadı. Şimdi hükümet savaş gemilerinden bazılarını silahsızlandırarak bu iş için kullanmayı düşünüyor, ancak zorlukları halletmek için bu da yetersiz kalacak.
Göçmenler arasındaki ölüm oranı hakkında şu olay bir fikir verebilir: Gemiyle gelen 600 Çerkes'ten, üç veya dört günlük yolculuktan sonra 370'i karaya ulaşabildi. Fırtınalı havada Karadeniz'de yolculuğun bütün sıkıntılarına katlanan çocuklu kadınların en temel ihtiyaç maddeleri bile yok; bebeklerini elbiselerinden kopardıkları parçalara sarıyorlar. Güverteler ölüler ve can çekişenlerle dolu. İşte Karadeniz sularında şimdi her gün yaşanan manzara bu.
Kafkas Dağlılarının kısa süre içinde kesin olarak yenileceği ve itaat altına alınacağı belli olunca Rus hükümeti, sultanın vatanını terk etmek İsteyen Kafkas kavimlerini tabiyetine alıp almayacağını öğrenmek amacıyla Babıâli’ye bir teklif yaptı. Türk hükümeti göçün yavaş olması ve yazdan önce başlamaması koşuluyla onları almayı kabul etti. O zamanlar 40 veya 50 bin kişinin bu haktan yararlanmak isteyeceği tahmin ediliyordu. Fakat olaylar öyle hızlı gelişti ki, bu anlaşma tam olarak yerine getirilemedi ve Rus silahının Kafkasya'daki başarıları Dağlılar arasında korku yarattı ve toplu bir göçe yol açtı.
Göçmenlere yiyecek ve barınak sağlamak için mümkün olan bütün acil tedbirler alındı. Fakat bunlar gerçek ihtiyaçlara cevap vermekten o kadar uzaklar ki, gelecek için ciddi endişe uyandırıyor. 100 hanelik her Türk köyüne, gelenlerden onar aile yerleştirilmesi düşünülüyor. Bu tedbir pek makul görünmüyor. Çünkü bu, yerli halkı çaresiz proleterlerin geçimini düşünmek derdine sokacak, zamanla onların kısıtlı imkanları da tamamen tükenecek. Ayrıca bu, artık başkente kadar ulaşan bulaşıcı hastalıkların yayılmasına yol açacak. Bu nedenle bu kararın iptal edileceği umut edilebilir. Doğru bir iaşe sistemi kurulabilmiş olsaydı, Türk hükümeti bu göçten büyük faydalar sağlayabilirdi. Küçük Asya'da ve imparatorluğun diğer kısımlarında nüfusun nispeten az olduğu geniş ve verimli topraklar, ovalar var. Çerkesler'in buralara dağıtılması faydalı olurdu. Pamuk işlemeciliği hızlı şekilde gelişiyor. Hem bunun gelecekteki başarısı için iş gücü gerekiyor, hem de birçok insana iş ve para kazanma imkânı sağlanabilir. Fakat şimdi hemen bir şeyler yapmak gerekiyor. Bu durumda en pratik ve yararlı hareket tarzı yeterli sayıda gemi sağlamak olacaktır. Yokluğun bütün felaketlerine ve sıkıntılarına maruz kalmış bu kadar çok insan bir yerde toplanırsa çabucak memnuniyetsizlik ve isyan çıkar. Trabzon'da ve diğer yerlerde karaya çıkan Dağlılar arasında da bu tehlikeye işaret eden belirtiler ortaya çıktı.
200 bin civarında Dağlıyı Türk ordusunun saflarına katma planı da var. Sadrazam ve Harbiye Nazırı Fuat Paşa bu amaçla Karadeniz kıyılarına, Ali Paşa idaresinde askeri bir komisyon gönderdi. Ali Paşa da Çerkes kökenli ve soydaşları arasında itibarı ve otoritesi olan biri. Bu elbette mükemmel bir fikir, sonradan büyük yararlar sağlayabilir. Fakat şu anda hemen acil yardım sağlamak ve kesin karantina tedbirleriyle, bu talihsizlerin yüzde 20'sini yok eden ve yerli halk arasında da yayılan bulaşıcı hastalıkları önlemek gerekiyor. Hükümet tarafından bu amaçla bir komisyon kuruldu. Sultan bizzat kendi hazinesinden 50 bin funt sterlin bağışta bulundu".